Pazartesi, Temmuz 19, 2010

Şeriat

Türkiye Cumhuriyeti, İran gibi şeriatle yönetilen bir ülke olma yolunda ilerliyor. Ülkede şeriati savunanların varlığı çokca hissedilmeye başlanıyor. Gazetelere göz atarken İran'da Sakine Muhammedi Aştiyani isimli Azeri kökenli İranlı, 43 yaşında ve iki çocuk annesi kadının kocası tarafından mahkemeye verilişini okudum. Zina ile suçlanıyordu. İki ayrı mahkemede yargılandı. Birinde 99 kırbaç cezası aldı. İkincisinde Recm* ile cezalandırıldı.

İran'da kadınlar değer görmüyor, şeriat onlara adil davranmadı ve davranmayacak. Kemal Atatürk'ün getirdiği Cumhuriyet ile kadınla erkeği mümkün olan en eşit konuma taşıyan çağdaşlıktan İran'da eser yok. Kadınlar kapalı, çarçaflı. Kadınların şahitlik hakkı ve şahitliğine güvenilirliği bile erkeklerin yarısı kadar.

Şimdi merak ediyorum, bu ülkede tesettürü savunan, inatla kapanan ve üniversite gibi örgün eğitim kurumlarına belki de İran'ın şeriatini getirmeye yol açacak türbanla girmeye çalışan, laik olmadığını her fırsatta söyleyen kadınlarımız neden bunları yapıyor? Kapanarak İktidara yardımcı olan tesettürlü kadınların İran'daki yönetimden, oradaki kadınların yaşadıklarından daha önemlisi 'yaşayamadıklarından' haberleri var mı? Kapanmaya devam ettikleri sürece, kendilerini ikinci sınıf insan belki de eşya kadar değersiz bir konuma sokacakları gerçeğiyle yüzleşemiyorlar mı? Modernizmi 1920lerde, 1930larda tanımış olan bu ülkenin yeni nesilleri bu yıllarda yaşayan kadınlardan daha mı akılsız ve dar görüşlü? Saçlarını örttükleri her gün hem İslam dinine hakeret ediyorlar hem rahatça yaşadıkları Cumhuriyet'ten uzaklaşıyorlar.

Bu saçmalık!

*Kadınların karnına kadar toprağa gömülüp diğer insanlar tarafından taşlanarak öldürülmeye çalışıldığı bir tür ceza. İslam diniyle alakası olmamasına rağmenk Müslüman ülkelerce uygulanmaktadır.

Hiç yorum yok: